Saç dokusu saçın şeklini ve niteliğini belirleyen en belirgin özelliktir. Saçların dış çevresini kaplayan yapıya saç dokusu denir ve buradan yola çıkarsak da saçlarımızın çeşitlerini de belirleyen birincil özelliktir. Saçlarımızı çevreleyen dokunun kalınlığına göre saç tiplerini sıralamak mümkündür. Kalın bir doku varsa eğer kaba saç tipi denen tip oluşur. Yine buna göre de dokunun en az olduğu saç tipi de ince saç tipidir. Bu basit özellikten yola çıkarak saçlarımızın çeşidini anlamak mümkündür.

Lanugo tüyler: Anne karındaki fetüsü çevreleyen yumuşak yapılı ince ve genelde açık renkli tüylerdir. Genelde sekinci gestasyonel ay civarında dökülmektedir.

Vellus tüyler: İnce açık tonda olan kıllar prepubertal yıllarda alında ve saçsız alanda gözle görülmesi zor olan kıllardır. Toplumda ayva tüyleri olarak ta bilinmektedir. Yüzdeki açık sarı renkli tüyler bunlara güzel bir örnektir. Vellus tüyleri terminal kıllar haline gelebilir.

Terminal kıllar: Uzun ver sert, değişik renklerdedir. Ergenlik dönemini belirgin hale getiren özellikler arasındadır. Saçlar, sakal ve bıyıklar, koltuk altı kılları ve göğüs kılları terminal kıllardır. Kafa derisindeki terminal kıllar erkek tipi kellikte ve bayanlarda androjenik alopeside vellus tüylerine dönüşebilir.

Saç çeşitleri belirli tiplere ayrılmıştır ve bu şekilde sınıflandırılmıştır. Bu sınıflandırma doğrultusunda daha önce yazdığımız bir yazıda bu konuyu derinlemesine ele almıştık. Bu yazı için saç dokusu ve çeşitleri neden ulaşmanız mümkündür. Bazı saç tipler diğerlerine göre dökülme açısından oldukça şanslıdır. Bu şansa ilave olarak bilinçli bakımı da katarsak kusursuza yakın sağlıklı saçlara ulaşmak mümkündür.

Saçın karakteri ve dokusu gelişme evresine ve yerine bağlı olarak değişir.

Saç dokusu her kişi için farklı olabileceği gibi her kişide birden fazla tipte saç yapısı bulunabilir.  Örnek verecek olursak da başımızın üst kısmıyla ense kısmındaki saçların yapısı bir birinden farklı olabilir. Saç çeşitleri genetik özellikler taşısa da tamamen kalıtsal değildir. Bunun nedeni ise kişinin yaşam şekline bağlı olarak değişiklik gösterebilmesidir. Öyle ki beslenme şeklimiz en önemli etken olarak karşımıza çıkmakta ve daha sonra yaşadığımız ve içinde bulunduğumuz yaşam şartları diye sıralanabilir.

Saçlarımızdaki dokuya zarar verebilecek yanlış bakımlar da bu konuda önemli bir rol oynamaktadır ki bu konuyla ilgili daha önce de bilgi verdiğimiz yazılardan bilgiler edinebilir veya bir doktordan randevu alıp saçınızla ilgili mevcut olan ya da olması muhtemel problemler üzerine görüşme yapabilirsiniz. Saç dokusunu beslemek belirli tedavi yöntemleri veya bazı takviyelerle mümkün olabilmektedir.

Saçların zayıflaması ciddiye alınmadığı takdirde dökülmelere neden olur ancak önlenemez bir sorun değildir. Genel olarak saçların zayıflaması birden fazla nedene bağlı olarak gelişebilir. Bunlara örnek vermek gerekirse ilk akla gelenler; genetik olarak, strese bağlı olarak gelişen, hormonal dengesizlikler, vitamin ve mineral eksikliği, yanlış saç bakımı ve en önemlisi de bilinçsizce yapılan diyetlerle gelişir.

Saçlar saçlı deriyi güneş ışıklarındaki ultraviole radyasyona karşı korur Androgenik alopeside görülen saçların giderek incelmesi ve dökülmesi saçlı derinin güneş ışığındaki ultraviole radyasyona karşı olan doğal koruma mekanizmasının zamanla azalmasına yol açar. Saçlı derideki bazı patolojik olaylar güneş ışığındaki ultraviole radyasyonla ilişkilidir.

Ultraviole radyasyonun en önemli kronik etkileri fotokarsinogenez ve solar elastozdur. “Kırmızı saçlı deri” ve “eroziv püstüler dermatoz” gibi deri hastalıkları özellikle kelleşmiş saçlı deride görülmektedirler.

Klinik gözlemler ve teorik yaklaşımlar göz önüne alındığında güneş ışığındaki ultraviole radyasyonun kendisinin saç dökülmesine yol açabileceği düşünülmektedir. Ultraviole radyasyona bağlı gelişen “akut telogen effluvium” tanımlanmış bir hastalıktır. Porfirinlerin fotoaktivasyonu ile birlikte görülen oksidatif doku zadelenmesi foliküler mikroinflamasyona yol açabilmektedir. Bu olaylar saç dökülmesine yol açtığından erkek tipi saç dökülmesinin güneş ışığı tarafından arttırılan bir dermatoz olduğuna dair görüşler mevcuttur.

Güneş ışınlarındaki ultraviole A 250 mikrometre, ultraviole B ise 20-50 mikrometre deri altına etkiedebilmektedir.

Saçlardaki zayıflama bir çok nedene bağlı olduğu için önce hangi nedenden ötürü bu durumun geliştiği tespit edilmelidir. Bunun için de uzman bir doktora muayene olmak gereklidir. Gerekli testler yapılıp sonuçlar alındığında buna bağlı olarak gelişen durumu önlemek için gerekli tedaviler veya doktorun vereceği tavsiyeleri yerine getirmek gerekir.

Bu tedavi sürecinin sorunsuz ilerlemesi için doktorun tavsiyelerine sadık kalmak gerekir. Bunlara ilave olarak da dengeli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterilmelidir. Saç için faydalı vitaminler olan B, C ve E grubu vitaminleri her zaman olumlu katkı sağlayacaktır. Vitaminler dışında da bu sürece katkıda bulunacak mineraller de Biyotin, Çinko, L-Cysteine ve L-methionine olarak sıralanabilir. Ancak bu vitamin ve mineralleri gerekli görüldüğü takdirde kullanmanız gerekir yani doktor tavsiyesi olması şarttır. Yapılan muayene sonucu görülen eksikler doğrultusunda hazırlanacak tedavi içerisinde bu tür takviyeler de bulunmaktadır.

Saçların zayıflaması hiç bir zaman kulağa hoş gelmez ancak yapacağınız bilinçsiz bir diyetin bile saçlarınızı kaybetmenizde etkin rol oynayacağını unutmayınız.