Günümüz koşullarında bayanlarda olduğu gibi artık erkelerde de saç dökülmesi artmıştır. Hem yaşın ilerlemesi, genetik dökülme, dış etkenler, beslenme yetersizliği, mevsim geçişleri, hormonların dengesizliği gibi birçok dökülme nedeni sıralayabiliriz. Ve tek çözüm saç ekim olarak gözükmektedir.
Saç ekimi sonrasında pansuman ve bandaj sıkça düşünülen ve sorulan bir konudur. Hastalar ekimden sonra uygulanan bandaj ve sargının kaç gün boyunca kalacağını, yara iyileşmesi süreci ve normal hayata geçiş aşamalarını bilmek isterler. Ekim ve sonrasında ekim yapılan bölgeler her türlü travmadan ve kontaminasyondan korunmalıdır. Aksi halde enfeksiyon kaçınılmaz olur. Operasyonlarda yara yerinin mikrop kapması iyileşmenin gecikmesinden, çıkan saç teli sayısının azalmasına kadar pek çok probleme yol açar. Bu da sonuçların hem estetik hem de sağlık açısından yeterli olmamasına neden olur.
Araştıranlar arasında en çok merak edilen konulardan biriside ekilen saçların ne zaman çıkacağıdır. Saç ekimi çıkış süresi çeşitli faktörlere göre değişiklik göstermektedir. Aslında operasyon esnasında saç telleri değil, dökülmeye dirençli, hayat boyunca yirmi, yirmi beş kere saç teli üreten kökler ekilmektedir. Doğası gereği ekimden sonra görülen saç tellerindeki dökülme ilerleyen sekiz ay, bir yıllık süreç içerisinde natürel saçlarla sonuçlanmaktadır.
Uygulanan operasyon sonrası ekilen saçlarda meydana gelen şok dökülme sonrası çıkmanın başlaması üç ay alırken, sonuç sekiz ay bir yılda görülür. Ekilen saçların çıkmaması hasta açısından çok travmatik bir problem olacaktır. En önemli neden operasyonun ehli ellerde yapılmamasıdır. Sağlık bakanlığınca ruhsatlandırılmamış yerlerde, tıp ve cerrahi eğitimi almamış kişiler tarafından yapılan ekimlerde sağlıklı sonuçlar beklenmesi çok gerçekçi olmayacaktır.
İlk aşama hastanın operasyona karar vermesi aşamasıdır. Her ne kadar çeşitli genetik yatkınlıklar, vitamin eksiklikleri, bazı sistemik hastalıklar ve kullanılan ilaçlar saç dökülmesine ve kelliğe yol açsa da kellik insanda direk olarak bir sağlık problemine yol açmamaktadır. Dolayısı ile saç ekimi sağlık nedenleri ile değil estetik kaygılarla yapılan bir operasyondur. Her erkek yakışıklı, her kadında güzel görünmek ister. İstisnai durumları bir kenara bırakırsak saçlar genellikle güzellik ve cazibe unsurudurlar.
Bu uygulamayı yaptıran her türden insanı bir ömür boyu fiziksel ve mental açıdan olumlu bir tarzda etkileme kapasitesine sahiptir. İşin doğrusu, saçlarının dökülmesinden ne erkekler ne de kadınlar hoşlanır. Ancak çoğu kişi kellik probleminden dolayı sıkıntı yaşamaktadır. Çoğu insan, saçlarını kaybetmesi ile birlikte, psikolojik açından büyük sıkıntılara düşmektedir. Ancak kadınların saçlarının dökülmesi, erkeklere kıyasla çok daha zorlu bir sürecin yaşanmasına neden olmaktadır. Erkekler, toplumsal örneklerin sayıca fazla olmasından ötürü, saçlarının dökülmesi ya da kelleşme sürecini kadınlara nazaran çok daha kolay bir biçimde içselleştirmektedir.
Saç ekiminde süreç, operasyona hazırlık, uygun hasta profili, gerekli testler, cerrahi ameliyat aşaması ve sonraki bakım süreci ve saçların çıkması şeklinde ilerlemektedir. Saçlardaki kayıpların ilerlemesi ile kelleşme sorunu erkeklerde ve kadınlarda çok sıkça rastlanan bir problemdir. Telafisi adına birçok tedavi şekli uygulanmaktadır. Tıpta gelişimlerin eşdeğer düzeyde bu alana da sirayet etmesiyle birlikte Saç ekimde yöntemlerde gereken payını almış daha güvenli ve sağlıklı operasyon haline gelmiştir.
İlerleyen yaş ile birlikte saçlarda bir incelme ve matlaşma görülür. Bu durum saçlara şekil vermeyi zorlaştırırken, dağınık ve bakımsız görünmelerine yol açar. Kuru saçlar bakır yetmezliğinde, anoreksia nevroza ve hipotiroidi hastalığında da görülebilir. Bu incelme ve matlaşma hem insan vücudunun sistemlerinin yavaşlamasına, hem çevresel faktörlere hem de çeşitli kozmetiklere bağlı gelişebilir.
Kafanın üst kısmındaki kaybedilmiş saçların replasmanı için skalpin kelleşme olmamış bölgelerindeki tüm donör dominan saç folikülleri kullanılarak yapılan cerrahi saç ekimi replasmanı teknolojisi 2004 yılında doruk noktaya ulaştırılırmış. Ergonominin daha da inceliklilik kazanması olasıdır ancak daha iyi sonuçlar folikü ler kök hücreler kullanılarak doku mühendisliği teknolojisindeki büyük sıçramayı beklemektedir.
Tıbbı anlamda klonlama hücre veya canlı dokuların belirli yöntemlerle kopyalanıp çoğaltılması işlemidir. Saç klonlama bir saç kökünden binlerce saç kökünün çoğaltılması olarakta tanımlanabilir. Özellikle donör alanı dediğimiz verici bölge ense kısmındaki kıl köklerinin yetersiz olduğu hastalar için ideal bir çözümdür. Enseden alınacak kök hücreler sonsuz değildir. Birkaç seanslık operasyonlarda azalma görülebilmektedir. Bu yüzden saç klonlama mükemmel bir çözüm kaynağı olacaktır.